Satanizm üç semavi dinde geçen iblis/şeytan/lucifer tasvirlerine tapınma, ona ibadet etmek ve ona kurban vermek sanılmaktadır, bu çok yanlış bir algıdır çünkü Spiritüel Satanizm en başta tek tanrılı bir inanış değildir. Spiritüel Satanizm politeist bir inanıştır, üç semavi dindeki varlıklara tasvir dedik fakat bu isimler Spiritüel Satanizmde de geçmektedir bunun sebebi ise her kavim, her topluluk, her din, her mitoloji Tanrılara kendi kılıflarını geçirmişlerdir kendilerine göre isimler, törenler, tapınımlar hazırlamışlardır. Bizim bu isimleri kullanma sebebimize gelirsek ise bunu şöyle açıklamak daha kolay olacaktır:
“Ben severim, sevenlerimin ve düşmanlarımın her yakıştırmasını bana ve benimserim onları, oluşturulmuş olsalar bile beni aşağılamak için. Benim varlığım ve tanrısallığım, kutsal hale sokmaya yeterlidir her aşağılamayı. Kötü tanrı kabahat ve günah kabul eder böyle şeyleri ancak. Benim insansal kompleks ve dalkavukluk ihtiyacım da yoktur. Kötü tanrı sahiptir bu komplekse ve ihtiyaç duyar dalkavukluğa.”
-Ayetler kitabı V. Bölüm 45.
Ayet her topluluğun yakıştırmaları iyi ve ya kötü olsa bile o tanrıyı temsil eder bu sebepledir ki Şeytan da kendini temsil eden isimleri, tasvirleri kendi yolunda gidenlere onu hatırlattığı için benimsemiştir. Genel olarak bu inanışı inceler isek Satanizm denince aklımıza öncelikle şu gelmelidir; Bir melek tasvirine tapınım söz konusu değildir Şeytan bir tanrıdır. Bunu söyleyince şöyle bir algı oluşması da bir hayli yanlıştır Şeytan tanrıdır dediğimiz zaman onun sonsuz güç ve kudret sahibi her şeyi bilen yöneten bir tanrı olduğunu savunmamaktayız, sonsuz güç ve kudrette bir tanrı kavramı imkânsızdır bu nedenle Şeytan Allah’ı da yaratmıştır gibi bir şey de söz konusu değildir. Çoğu insan Satanizm’i kedi ve bakire kız kesmek, uyuşturucu almak, alkol içmek, metal müzik dinleyip siyah deri kıyafetler giymek ve benzeri şeyler olarak düşünüyorlar hatta düşünmekten öte öyle biliyorlar. İşin aslına döner isek Spiritüel Satanizm de bunların hiç biri yoktur. İnsanlar özgürdür alkol ve uyuşturucu bireysel seçimlerdir. Bunun inanç ile bir alakası yoktur çoğu Müslüman da alkol ve uyuşturucu kullanmaktadır, aynı şekilde müzik ve kıyafetlerde insanların bireysel tercihleridir bunlara da inanç karışamaz bilhassa siyah deri giyip müzik dinleyen birçok semavi din takipçisi mevcuttur çevrenizi inceleyerek bunu görebilirsiniz. İnsanların böyle düşünmesinin asıl sebeplerinden biri ise Spiritüel Satanizm insanın bireysel tercih ve isteklerine karşı pozitif bir inançtır, insanlara isteklerini ve tercihlerini yaşaması ve gerçekleştirmesini öğütlemektedir. Kedi ve bakire kız kesme ayinlerine gelirsek bu ayinler İblis tapar inanışında bulunan insanların yaptıkları ayinlerdir, bir kısmı ise sadece medyanın lanse etmesidir. Peki, bu iblis taparlar nedir? İblis taparlar semavi dinlerde geçen cennetten kovulmuş isyan edip cehennemin başına gönderilen meleğe tapmaktadırlar, ölünce onun yanına gidip cehennemde onlara insaf edileceğini ümit etmektedirler. Kedi, baykuş, keçi kesme sebepleri ise bu hayvanların vaktinde Şeytana benzetilmeleridir. Spiritüel Satanizm de ise şöyle geçmektedir;
“Kurban istemez benim ibadetim ki çok ender zamanlarda bir iki tanesi müstesna. Sizin kurbanınız, kendinizi anlamaktır ve teninizi yaşamaktır ve diğerlerinin ihtirasına da saygı göstermektir. Ama kurban vermeniz gerekirse o müstesna zamanlarda, asla ve asla öldürmek için öldürmeyin! Yiyemeyeceğiniz hayvanı öldürmeyin.” –
-Ayetler kitabı II. Bölüm 55. Ayet-
Spiritüel Satanizm’de Yaratılış
Bu konu tam detayları ile Gerçekler Kitabı’nda geçmektedir fakat biz genel olarak bir üstünden geçeceğiz. İnsan anlatıldığı üzere direk “Ol” deyince olmamıştır ve tek bir tanrı tarafından yaratılmamıştır, insan bizim âlemimize gelen tanrıların enerjisi ve bilgisi ile defalarca yeniden üzerinde değişimler yapılarak, kusurları giderilerek tanrılar tarafından tasarlanmıştır. Bu tekrar tasarlanmalar ise insanın evrimidir bu nedenle Spiritüel Satanizm evrimi desteklemektedir, fakat bu evrim Spiritüel bir kontrol çerçevesinde gerçekleşmiştir. İnsan bu dünyanın öz maddesi, ruhu ve tanrıların enerjisi ile yaratılmıştır. Türeyişi ise ilk yaratılan varlık -Gerçekler Kitabı’nda geçen mahlûk- uzun süreler sonrasında tekrar tekrar eksikleri giderilerek evrimini tamamladıktan sonra ikinci bir evrimi tamamlanmış varlık tanrılar tarafından yaratılarak cinsellikleri verilmiş ve aşama aşama cinselliklerini öğrenerek türemişlerdir. İnsan önce tanrıların gözetiminde iken -Gerçekler Kitabı’nda tanrılar bahçesinde- dünyaya salınması sebebi ise tanrıların insanların ürettikleri enerjilerini onları köle ederek mi yoksa onları özgür hür bırakarak mı alacaklarını ve insanın bu dünya da nasıl bir varlık olacağını şekillendirme konusunda köle yapmak ve hür bırakmak arasında tanrıların yapısının uyuşmamasıdır. Burada üstünden geçtiğimiz konu yukarıda bıraktığımız Gerçekler Kitabı’nda daha detaylı olarak işlenmiştir.
Spiritüel Satanistlerin Günlük Yaşantıları
Öncelikle bilinmelidir ki sanıldığı üzere depresif ve karamsar kişilikler değillerdir. Her insan gibi yaşadığı şeylere göre pozitif ve ya negatif ruh haline bürünen sıradan insanlardır. Günlük yaşamlarında işleri, okulları, evleri ile ilgilenip kendilerine vakit ayırırlar, her insanda olduğu gibi. Hobilerine bakacak olursak -belki şaşıracaksınızdır ama çok normal bir şekilde hepsi böyledir- müzik dinlemek, kitap okumak, şiir yazmak, dövüş sanatları ile ilgilenmek, e-spor ile ilgilenmek, yazı yazmak, yüzmek, sinemaya gitmek şeklinde devam eder. Burada verilen örnekler yazarların hobilerinden alınmıştır. Genellikle normal bir yaşantı sürüp eğitimlerini devam ettiren insanlardır, genel insanların bu yanlış algılarında sanıldığı üzere hep olumsuz ve ya negatif değillerdir. Genel olarak kırmak istediğimiz algı herhangi bir dini inanış benimseyen ve ya benimsemeyen biri gibi normal insanlar olmadığı algısıdır, bunlar sadece ön yargıdır. Hiç bir Satanist sanıldığı gibi sorunları olan ailesiyle arası kötü olan ya da düzensiz kötü hayatları olan kimseler değillerdir, aksine çoğu semavi din inanırına göre daha mutlu daha düzenli hayatları olan kişilerdir. Bu yüzden şöyle düşünebilirsiniz; sokakta gördüğünüz, yanınızda oturan, sınıfınızın bir yerinde, evinizin yanında ya da üst katında oturan rastgele birisi, belki bir arkadaşınız bile Spiritüel Satanist olabilir bu örneği verme sebebimiz ne kadar normal bir durum olduğunu göstermektir, sanıldığı üzere korkulacak, kaçınılacak türden insanlar değiliz.
Tanrılarımız ve İbadetlerimiz
Girişte de bahsettiğimiz üzere Spiritüel Satanizm politesit bir inanıştır ve birçok tanrı bulunmaktadır bunlara Şeytan ve Allah da dâhildir. Bunların dışında da Gerçekler kitabında da anlatıldığı üzere Elohim yani Allah tarafından kendi yapısında olup enerjisi emilen ya da Elohim’in enerjisi ile birleşen tanrılar ve Şeytan’ın yapısında olan fakat birleşmek yapılarında olmayan diğer tanrılar bulunmaktadır, bunlara Demonlar denilmektedir. Bizim inanışımızda ise Şeytan ön planda olmasının sebebi insanın yaratılışında daha etkin bir tanrı olması ve diğer tanrılara öncülük ederek ilk isyanı ve ilk karşı çıkışı başlatıp bilgeliği ile insanlığı Altın Çağ’a taşıyan tanrı olmasıdır. Her dinin kendine özgü ibadetleri vardır, kendi tanrılarına özgü tapınımlar ve anmalar mevcuttur. Spiritüel Satanizmde ise standart tapınım ya da ibadet tarzı uygulamalar yoktur, Spiritüel Satanizmde sadece bireysel gelişimi destekleyecek uygulamalar vardır. Bunlara meditasyonlar, astral çalışmalar, çakra çalışmaları, maji çalışmaları ve kendimizi geliştirebileceğimiz bütün çalışmalar dâhildir, standartlaşmış oruç, namaz benzeri köleleştiren ve kendisini kısıtlayan, gelişmeyi engelleyen ibadetler yoktur. Kısacası seçkin bireylerin kendilerini geliştirmesi ibadettir. Ayetler Kitabı’nda ise şöyle geçmektedir;
“Artık batıl olmuş olan, sahte dinlerin kuralları, sadece köleler ve koyunlar içindir. Asla izin vermezler, kendi içini dinlemesine insanın. Alttan ve üstten, durmadan sınır koyarlar size; ki onlara lanet olsun! Hâlbuki zaman değiştikçe ve çağlar çağları kovaladıkça, gerçeklik de değişir. Eski kurallar uyamaz yeni çağlara. Kalıcı kural yoktur bu yüzden ki, bir kaç tanesi müstesna.”
-Ayetler Kitabı II. Bölüm 29. Ayet
Burada bahsedilen müstesnalar şu şekildedir; eski çağlardan bu çağa göre değişen toplumsal ahlak ve yargıların getirdiği şeylerdir. Örnek olarak eski dönemlerde farklı düşünce ya da tercihleri olan insanların kendisini gizleyip yeniçağlarda ise kendisini gizlememesi gibidir. Ve bahsettiğimiz kişisel gelişim çalışmalarında ise bir zorlama ve ya bir rutin yoktur, birey kendi isteği kendini zevk aldığı, istekli olduğu yön üzerinde geliştirmelidir zaten Satanizm’de bunu öğütler seçkinlere. Bu çalışmaların ise bireye katkısı vardır, gelişimini ve kendisinde var olan tüm tanrıların enerjisinden gelen tanrısallığı keşfetmesini sağlar. Yerinde saymak yerine ilerleyip daha fazla farkındalık sahibi bir varlık olmasına yardımcı olur, bu çalışmalar bu yüzden alışagelmiş ibadetler gibi değildir. Çünkü semavi dinlerdeki ibadet sistemi ölümden sonrasında cennet-cehennem uydurması çerçevesinde oluşturulmuş bu şantaj karşılığında ise bütün hayatlarını buna adayıp kendilerini köle etmeleri üzerine ayarlanmış bir sistemdir, Spiritüel Satanizmde ise böyle bir kandırma olmadığı için Seçkinler kendilerini yaşadıkları boyutta geliştirmektedirler. İbadet olarak tanımladığımız şey teknik açıdan insanın genel durumlara karşı spiritüel bir destek istemesidir, semavi dinlerde ibadetin sık olmasının sebebi ise budur çünkü semavi dinlerde inananlar hem bu dünyada hem de “ahiret” inanışlarında kendileri için fayda beklentisinde olmalarıdır. Spiritüel Satanizim’de ise ibadetler semavi dinlere göre istek ve çıkar yerine gelişim üzerinedir. Spiritüel Satanizmde de dua etmek vardır tabi ki buna çıkar ve ya fayda olarak bakmak yanlış olur çünkü tahmin üzerine olmayan bir cennet için yalvarıp olmayan bir cehennemden kaçmak için yakınmıyorlar, kendi güçlerinin ya da enerjilerinin yetmediği konularda destek istemektedir Satanistler. Bu nedenle Spiritüel Satanizm’de geçen dualar da sadece gelişimleri için destek istemektir, yani hiç bir türlü pil yapmak üzerine tasarlanmış bir ibadet bulunmamaktadır. Fakat sanılmasın ki Spiritüel Satanizmde ölümden sonra yok olunacağı inanışı hâkimdir. Bu çok yanlış bir yargıdır çünkü insanların yaşamlarını ve tanrısal zihinlerinin önünü kapayıp onları köle daha doğru bir tabir ile ise pil yapacak bir şantaj kurmacası olarak cennet gibi yalan bir ödül cehennem gibi yalan bir cezalandırma alanı yoktur. Spiritüel Satanizm’de ölümden sonra insanın serbest kalan enerjisinin nasıl yöneleceği anlatılmaktadır. Seçkin olan bireyler için ise bu daha sadedir Seçkin kişilerin enerjisi Şeytanın Gerçekler Kitabı’nda anlatılan bu boyutta Şeytan ve Demonların bulunduğu yere geçecek ve enerji seviyesi gelişmiş seçkinler Şeytan tarafından tekrar görevlendirilecektir. Ayetler Kitabı’nda ise şöyle geçmektedir;
“Bana uyan ve izleyenlerim, dışarıda kalanlar ve dışarda bulunmak isteyenler ve insanları benden uzak tutmak isteyenler gibi ölmezler. Seçkinlerimden bana layık olanlar ve diğerleri, hepsi de hakettikleri derecede ve yeni yeni bedenlerde doğmak suretiyle tekrar tekrar dünyaya, maddenin zevkini çıkartmaya ve bazen de gerek benim insanlarımı, gerekse dışardakileri yönetmeye gönderirim.”
-Ayetler Kitabı IV. Bölüm 10. Ayet
Genel olarak özetler isek Spiritüel Satanizm’de olmayan bir cennet-cehennem gibi bir uydurma yoktur. Spiritüel Satanistler kendilerini geliştirip var oldukları dünyayı beraberinde geliştiren insanlardır, herhangi bir çıkar ve ya korku ile değil sevgi ve zevk ile inançlarına olan aşkları ile bunu yaparlar bu yüzden de mutlu olurlar bunu yaptıkları için. Farkındalığı olmayan kendini köle yapmış pil olup yaşayan bireyleri ise kendi farkındalıkları ile bilgileri ile aydınlatmaya onları da daldıkları saçma düşten uyandırmaya çalışmaktadırlar.
Satanizm’de Toplumdaki Bireyler
İnancımızda bulunan kilit noktalardan biride topluma bakış açısıdır. Şeytan, insanları eşcinsel, heteroseksüel, lezbiyen, transseksüel gibi dallara ayırmaz veya ırkları birbirinden üstün veya alçak görmez. Ayetler Kitabı’nda ise şöyle geçmektedir;
“Ben, zevki yasaklamam ve insanın cinsel tercihini de. Zorla olanlar müstesna. Bunu hiç tasvip etmem. İsteyen, kendini istediği gibi yaşar. İster karşı cinsi beğenin, ister kendi cinsinizi. Bu, sizin meseleniz. Ben ancak zevkinizi kutsar; istediğiniz gibi olmanızı tasvip ederim. Ama Sahte Tanrı ve O’nun çocukları olan, sahte din adamları “En büyük günah, eşcinsellik “derler.”
-Ayetler Kitabı II. Bölüm 60. Ayet-
“Köle edilmedi mi insanlar, yüzyıllarca, cinsel bunalımlarından sürüklenerek? İki cinsi ayıran Arabın dini, baş teşvikçisi olmadı mı eşcinselliğin? Irzına geçilmedi mi, yüzyıllarca güzel oğlanların? Kadınlar, birbirinden tatmin aramaya itilmedi mi haremlerde yüzyıllarca?”
-Ayetler Kitabı III. Bölüm 13. Ayet
Semavi dinlerin aksine inancı olmayan ve ya farklı inançta olan insanlara Satanizm’de daha nazik bir yaklaşım vardır. Satanist değiller diye kesilmelerini, öldürülmelerini ve ya onlara acı çektirmeyi öğütlemez Satanizm. Satanizm kişisel gelişime önem verdiği için zihnini açan her bireye olumlu bakmaktadır. Bu nedenle kendini köle yapmayıp düşünen hep bir adım ilerisini düşünen her insan potansiyeli olan aydınlığa yaklaşmakta olan kişilerdir. Öncelikle söylediğimiz gibi Satanizm’de insanların kişilik ve ya tercihlerine göre değil inançlarına göre davranılır bu konuyu Ayetler Kitabı’ndan şu kısımlar ile birlikte inceleyelim;
“*Bir grup vardır insanların içinde ki, onlar, koyun gibidirler. Onlar, aklı reddederler. Onlar, güdülmek isterler. Asla sorgulamazlar peşinden gittikleri ve kendilerine hiçbir şey vermeyecek olan Tanrı’yı. Ve de, başkasının sorgulamasını da kabul etmezler. Onlar, Dünya’da sömürülürler veya kendilerinden olanları sömürürler. Kendi ahlaksal ve dinsel inançları için kan döküp, işkence yaparlar; ama ölünce, Cennet’te, bunun ödülünü alacaklarına inanırlar.
*Bir grup vardır ki, onlar, bir şeye inanmazlar; ama onlar daha yakındırlar benim aydınlığıma. Çünkü onlar, zihinlerinin uyuşturulmasına izin vermeyenlerdir ve onlar, isyan edenlerdir ve onlar, sorgulayanlardır.
*Ve bir grup vardır ki, onlar, benim seçkinlerimdirler. Onlar beni tanır; benim şeriatımla yaşarlar. Onlar azdır ve seçkindirler. Ama onlar, seçkin olmayı seçilerek, elde etmediler. Kendi akılları ile yolumu buldular ve beni tanıdılar. Böylece seçkinlerden oldular.”
-Ayetler Kitabı II Bölüm 15-16-17. Ayet
Bu nedenle Satanistler başka inançlara mensup bireylere bu şekilde yaklaşmaktadırlar ve şu ayeti benimsemektedirler;
“Ey seçkinlerim! Benim sevincimi yayın Dünya’ya. Beni tanıtın. Bana hizmet edin. İbadetimin sevinci sarsın Dünya’yı; ama yobazlar ve cahiller toplumunda, kendinizi açığa çıkartmayın. Sizi sürek avıyla avlamalarına imkân ve izin vermeyin. Karanlıkta yayın benim bilgimi ve gizlice.”
-Ayetler Kitabı II. Bölüm 18. Ayet
Ayetler Kitabı III. Bölüm 13. Ayet- Bu ayetten de anlaşılacağı üzere; insanlar cinselliklerinde ve hatta kendi zevkleri konusunda tamamen hürdür. Ayrıca semavi dinlerdeki gibi bu insanları aşağılayıp hor görmez. Onları sevgiyle kucaklar ve oldukları kişiden gurur duymalarını ister. Fakat Şeytan da, kendi takipçilerini ve Allah’ın takipçilerini ayrı tutmaktadır. Sizler için bu üç kitabı kısa olarak özetlememiz gerekirse, Ayetler Kitabı’nda; Efendi Şeytan kendinden ibadet ve öğretinin sisteminden bahsetmektedir ve aynı zamanda Seçkinleri muhtemel tehlikelere karşı uyarmaktadır, aynı zamanda Seçkinlerine düşmanlarını tanıtmaktadır. Gerçekler Kitabı ise; İnsanın yaratılış sürecinden, canlılardan, tanrılardan, Şeytan ve Elohimin insan yaratılışı ve sürekliliği üzerindeki anlaşmazlığından, Tanrılar Âlemi’nden ve Tanrılar Bahçesi’nden. Yaratılıştan sonra insanın sürekliliğini etkileyen bazı büyük olaylardan da bahsetmektedir. İsa Kitabı’nda ise; Semavi dinlerden biri olan Hıristiyanlığın peygamberi olan İsa Mesih hakkındaki gerçeklerden söz etmektedir. Kitaplardan biri olan Ayetler Kitabı’nı önemli kılan özelliklerden biri ise dünyaya yeni bir çağın başlayacağını haber veriyor olmasıdır ve bu bilgi şu şekilde geçmektedir;
“En başından beri bendim yanınızda olan. Sizi aydınlattım ve uyardım dönem dönem. Bunun için de çeşitli araçlarım oldu. Zaman zaman da kâhinlerim geldi; şimdiki gibi, Dünya’ya yeni bir çağın başlayacağını haber verecek olan.”
-Ayetler Kitabı II. Bölüm 1. Ayet
Öncelikle şunu da belirtmeliyiz ki bu kitap başka dillere çevrilebilir ki, çevrilmiştir de. Ayetler Kitabı’nda ise şöyle geçmektedir;
“Bu öğreti ve bilgi, herkes içindir ve en çok, kendi dillerinde geldiği insanlarım içindir. Ama isterlerse başka kavimler de onu izleyebilirler ve başka dillere de çevirebilirler ve başka kavimler de, sürüme dâhil olabilirler. Ama gerekirse, onların ülkelerinde ve onların dillerinde de yeni rahipler çıkartmaya, yeni kitaplar yazdırmaya gücü yetenim ben.”
-Ayetler Kitabı II. Bölüm 11. Ayet
Ancak Efendinin uyarısı şöyledir kitaplar çevrilirken orijinal hali çevri yapılırken çevirmenin yanında bulunmalıdır yanlış bir çevri olmaması içindir ve okurken de orijinal kitap okurun yanında olmalıdır.
Bülent Kısa Kimdir
Bülent Kısa’yı ilk önce onu tanıyanlardan öğrenelim; “Aşağıdaki yazı 2006 yılında Halit KAKINÇ tarafından kaleme alınmıştır. Sorcerer’in ölümü Haberiniz olmamıştır. Nasıl olsun ki! Uzun süredir ortalarda yoktu. Ortaya çıktığı zamanlarda da sadece belirli konulara merak duyanların bildiği bir kişi olarak kaldı. Birkaç hafta önce BÜLENT KISA öldü. Bülent Kısa, benim 1970’li yıllardan beri arkadaşımdı. Tanıdığım en zeki ve en farklı adamdı. Bu ilgi alanlarından teğet geçenler, hatırlayacaklardır. En iyisi ben anlatmaya başlayayım. Bülent ile ilk kez değişik kulüplerden sporcuların katıldığı bir Taekwon-Do antrenmanında karşılaştık. Yirmili yaşlardaydık. O benden 4 yaş büyüktü. Yanlış hatırlamıyorsam, o kırmızı… Ben de yeşil-mavi kuşaklardaydık. Antrenman çerçevesinde dövüştük. Benden çok iyi idi. Çalışmanın bitiminde malzeme çantasında birbirine zincirle bağlanmış labuta benzeyen iki tahta çıkardı. Hiç görmediğim bir biçimde hızla gövdesinin çevresinde dolaştırmaya başladı. Çin filmleri furyası henüz başlamamıştı. Böyle garip bir alet görmemiştik. Öğrendim ki, adı nunchaku idi. Yakın arkadaş olduk. Görüşmeye başladık. Beni şaşırtmayı sürdürüyordu. O günlerin ölçüsünde, bana göre benden daha marjinal olan tek adamdı. Çılgın bir deha İnanılmaz bir araştırmacıydı. Gördüğüm en hızlı okuyan kişiydi. Bilgisayarların ilkel öncü modellerini o kullanmaya başladı. Çok yetenekli olmasına rağmen, sporu sanki laf olsun diye yapıyordu. Esas merakı metafizik’ti. Bu dünyanın içine girdi. Yabancı ağırlıklı olağanüstü bir kütüphane oluşturdu. Birkaç yıl içinde, konunun başat kitaplarını özgün dillerinden okur hale geldi. Bir gün tuhaf çizimlerle bezenmiş o güne kadar hiç görmediğim iskambil desteleri çıkarttı. Türkiye’de ilk kez onun ağzından duydum: ‘Bunlar TAROT kartları’ dedi. ‘Geçmiş kozmik bilgeliklerin bugüne intikal etmiş soyut bir izdüşümüdür.’ O günlerde 140 bin tirajlı Son Havadis gazetesinin haber müdürüydüm. Konu ilginç geldi. Yazmasını istedim. TAROT ile ilgili ilk geniş yazı dizisini yayınladık. Ardından tamamen matematik yöntemlerle horoskop çizimini anlatan bir ASTROLOJİ dizisine imza attı. İkinci evliliğini yürütüyordu. Eşi Sitare, sol görüşlüydü. Bülent ise kendi çılgın tanımı ile ‘Bağımsız bir NAZİ ’idi. Bütün kitaplardan ikişer tane alırlar, nedenini de ‘Nasıl olsa günün birinde ayrılacağız. İkimizde de birer nüsha kalsın’ diye açıklarlardı. Gerçekten de günün birinde ayrıldılar. Kukuletalı satanist Yıllar yılları kovaladı. Bülent ile görüşmelerimiz seyreldi. O sıralarda Türkiye’de birtakım gençlerin arasında Satanizm denen sapkınlığın yayıldığına ilişkin haberler çıkmaya başladı. Konuyu işleyen dergilerin kapak görüntülerinde bu tür grupların toplantılarını yansıtan fotoğraflar yayınlandı. Lider pozisyonunda hep yüz hatları belli olmayan kukuletalı bir adam oturuyordu. Garip bir biçimde Bülent Kısa’yı andırıyordu o kukuletalı adam. Beş kişiye kadar rakiplerine arkasını dönerek belleğinden satranç oynayan ve hepsini de yenen bu çılgın zeka’nın vardığı son durak mıydı bu? Bundan 10 yıl kadar önceydi. Son görüşmemizdi. ‘Sen inançlı bir insansın, neden Satanizm ve Maji?’diye sordum. Şu cevabı aldım: “sizin sınav dediğiniz mekanizması için alternatif kötülüğün de sunulması gerek. İşte ben bu görevi yerine getiriyorum öyle düşün.” Ve bir şey daha söyledi: ‘10 yıllık bir ömrüm var. Bundan sonra görüşebileceğimizi sanmıyorum. Yollarımız ayrı, birbirimize vereceğimiz bir şey de kalmadı.’ 10 yıl aramadı. Aramalarıma da cevap vermedi. Haberi geldi. TAROT destesindeki Sorcerer (arayan büyücü anlamında) ölmüştü.” Yukarıda ki röportajdan da anlayacağınız üzere; Bülent Kısa Türkiye de maji üzerine yaptığı çalışmalar ile çığır açmış ve döneminin en büyük majisyeni olmuştur. Aynı zamanda Stuart R. Kaplan tarafından hazırlanıp, 1985’te U.S. Games System, Inc tarafından üç cilt olarak yayınlanan, Dünya Tarot Ansiklopedisi’nde (The Encyclopedia of Tarot) kendi çizdiği özgün Tarot destesi bulunan, Türkiye, Orta Doğu ve Balkan ülkelerindeki tek kişidir. Bunun yanında Türkiye ye tarotu getiren ilk kişidir. Aynı zamanda kitap yazarıdır, kendisine ait bir maji ekolü olan kblan tragnayı geliştirmiştir. Arkadaşları tarafından entelektüel bir kişi olarak tanınan Bülent Kısa aynı zamanda başarılı bir dövüş sporcusudur.