PHOTOGRAPHER & BLOGGER

Meh syh Schlitz, tempor duis single-origin ea next level ethnic ipsn dsrumdo larame timedos metssole coffee mekel.

Follow Me

Anasayfa » Şeytan’a Atfedilen Hayvanlar Toplumlarda Nasıl Yer Edinmiştir

Şeytan’a Atfedilen Hayvanlar Toplumlarda Nasıl Yer Edinmiştir

Şeytan’a atfedilen hayvanlar:

  • Keçi
  • Kedi
  • Eşek
  • Hipopotam
  • Çakal
  • Sırtlan
  • Timsah
  • Yılan
  • Keçi

Keçi

Keçi sembolünü İncil üzerinde inceleyerek başlayabiliriz, Matta 25’te geçen ayetlerde bunları şu şekilde görebiliriz: “İnsanoğlu kendi görkemi içinde bütün melekleriyle birlikte gelince, görkemli tahtına oturacak. Ulusların hepsi O’nun önünde toplanacak, O da koyunları keçilerden ayıran bir çoban gibi, insanları birbirinden ayıracak. Koyunları sağına, keçileri soluna alacak.”

“O zaman Kral, sağındaki kişilere, ‘Sizler, Babam’ın kutsadıkları, gelin!’ diyecek. ‘Dünya kurulduğundan beri sizin için hazırlanmış olan egemenliği miras alın! Çünkü acıkmıştım, bana yiyecek verdiniz; susamıştım, bana içecek verdiniz; yabancıydım, beni içeri aldınız. Çıplaktım, beni giydirdiniz; hastaydım, benimle ilgilendiniz; zindandaydım, yanıma geldiniz.”

“O vakit doğru kişiler O’na şu karşılığı verecek: ‘Ya Rab, seni ne zaman aç görüp doyurduk, susuz görüp su verdik? Ne zaman seni yabancı görüp içeri aldık, ya da çıplak görüp giydirdik? Seni ne zaman hasta ya da zindanda görüp yanına geldik?”

“Kral da onları şöyle yanıtlayacak: ‘Size doğrusunu söyleyeyim, bu en basit kardeşlerimden biri için yaptığınızı, benim için yapmış oldunuz.”

“Sonra solundakilere şöyle diyecek: ‘Ey lanetliler, çekilin önümden! İblis’le melekleri için hazırlanmış sönmez ateşe gidin! Çünkü acıkmıştım, bana yiyecek vermediniz; susamıştım, bana içecek vermediniz; yabancıydım, beni içeri almadınız; çıplaktım, beni giydirmediniz; hastaydım, zindandaydım, benimle ilgilenmediniz.”

“O vakit onlar da şöyle karşılık verecekler: ‘Ya Rab, seni ne zaman aç, susuz, yabancı, çıplak, hasta ya da zindanda gördük de yardım etmedik?”

“Kral da onlara şu yanıtı verecek: ‘Size doğrusunu söyleyeyim, mademki bu en basit kardeşlerimden biri için bunu yapmadınız, benim için de yapmamış oldunuz.”

“Bunlar sonsuz azaba, doğrular ise sonsuz yaşama gidecekler.”

Matta 25:31-46’ta dendiği üzere Tanrı’nın insanları birbirinden koyunları ve keçileri birbirinden ayırır gibi ayıracağını keçileri soluna alacağı belirtilmiş. Ardından da solundakilere yani keçiler olarak adlandırılan tarafa lanetliler diye hitap etmiş ardından İblis’le melekleri diyerek Şeytan ve onun yanında olan tanrıları kast ederek –Kötü Tanrı kendisi hariç bir tanrının varlığını kabul etmez bundan dolayı İblis’le melekler denmiş- keçi ile Şeytan arasında açıkça bir bağlantı kurmuştur.

Hangi toplumlarda nasıl yer edinmiştir?

Antik Yunan: Yunan mitolojisi: Tanrı Pan adı verilen keçi ayaklı bir tanrı vardır. Pan, doğa, cinsellik ve vahşi hayvanların tanrısı olarak bilinir ve genellikle Şeytanla ilişkilendirilir çünkü hayvan özellikleri taşıyan bir insan figürüdür. Pan’ın sert ve hırçın doğası, insanların zihninde Şeytanla bağlantı kurulmasına neden olmuştur. Ayrıca, Pan’ın flütü, insanları kontrol etmek için kullanabilen bir araç olarak da görülmüştür ve bu nedenle bir tür büyücülük sembolü olarak kabul edilir.

Antik Roma: Antik Roma mitolojisinde, keçi ayaklı tanrı Faunus, doğa, bereket ve cinsellikle ilişkilendirilir. Faunus, keçiboynuzları ve kulakları olan bir insan figürü olarak tasvir edilir. Faunus aynı zamanda Şeytan veya iblis figürleriyle de bağlantılıdır çünkü keçi özellikleri taşıyan bir insan figürüdür. Faunus’un bereket ve cinsellikle ilişkilendirilmesi, insanların doğaya olan bağlılığını simgelemesi nedeniyle birçok Roma festivalinde kutlanmıştır.

Keltler: Kelt mitolojisinde, keçiboynuzları, kulakları ve kuyruğu olan bir insan figürü olarak tasvir edilen tanrı Cernunnos, doğa, hayvanlar, bereket ve ölümle ilişkilendirilir. Cernunnos, genellikle ormanın koruyucusu olarak kabul edilir ve çoğu zaman bir avcı olarak tasvir edilir. Cernunnos’un keçi özellikleri, doğanın vahşi yönünü ve hayvanlarla olan bağlantısını simgelemektedir.

İskandinavlar: İskandinav mitolojisinde, tanrı Frey, bereket ve cinsellikle ilişkilendirilir. Frey, keçi arabasıyla gezinir ve bu nedenle keçi sembolüyle sık sık ilişkilendirilir. Frey aynı zamanda Şeytan veya iblis figürleriyle de bağlantılıdır çünkü İskandinav mitolojisinde, keçi özellikleri taşıyan bir iblis olan Krampus bulunur. Krampus, kötü çocukları cezalandırmak için Noel zamanında ortaya çıkar.

Yukarıda yazan örnekler gibi her toplumda benzer şeyler bulmak mümkündür, bunların belki en bilineni siyah keçilerin cadıcılıkla bağdaştırılması ve siyah keçilerin şeytanın sureti olarak görülmesi örneği olabilir. Bunun gibi farklı örnekler her toplumlarda detaylı şekilde yer edinmiştir, bizim verdiğimiz örnekler bunlardan sadece bazılarıdır.

Kedi

Kediler ne Kuran’da ne İncil’de direkt olarak Şeytan ile ilişkilendirilmemiştir. İncil’de kedilerden isimleriyle bahsedilmez, ancak aslanlara, leoparlara ve diğer büyük kedilere atıfta bulunulur. Bu hayvanlar genellikle gücü ve gücü temsil etmek için metafor olarak kullanılır, ancak Şeytan veya başka herhangi bir kötü figürle ilişkilendirilmezler. İncil’de kediler ve Şeytan arasındaki en yakın bağlantı, Şeytan’ın bir ışık meleği veya zararsız veya masum görünen bir şey olarak görünebileceği fikridir. Kedilerin yetenekli avcılar olmalarına rağmen masum görülmeleri de bunu açıklamaktadır. Bazı kültürlerde kediler büyücülük ve okültizm ile ilişkilendirilirken, bu inançlar İncil veya Kuran gibi dini metinlerde kedilere doğrudan atıfta bulunulmasına dayanmaz. Bunun yerine, zamanla gelişen kültürel inançlara ve hurafelere dayanırlar. Kedilerin özellikle siyah renk -fark ettiğiniz üzere hayvanların kendisinden ziyade tamamen siyah renkli olmaları bu özdeştirmeyi daha yaygın yapıyor- olan kedilerin Şeytan ile özdeştirilmesi tamamen toplumsal yargıların sonucudur diyebiliriz bu nedenle.

Hangi toplumda nasıl yer edinmiştir?

Ortaçağ Avrupa: Ortaçağ Avrupa’da, kedilerin Şeytan’la işbirliği yaptığına inanılıyordu. Bu inanç, cadılıkla suçlanan kadınların işkence altında itiraf ettikleri şeyler arasında yer alıyordu. Kedilerin cadılarla birlikte çalıştığı ve onları sihir yapmak için kullandığı düşünülürdü. Ayrıca, bazı insanlar kedilerin gece avcıları olmaları ve gece görüşleri nedeniyle Şeytan’ın hizmetkârı olduklarına inanıyorlardı. Bu nedenle, kediler cadı avı sırasında sık sık hedef alınıp yakılırdı. Ortaçağ Avrupa’da, kedilerin Şeytan’la ilişkilendirilmesi nedeniyle, kedilerin itibarı ciddi şekilde zarar gördü ve neredeyse yok olmalarına neden oldu.

Japonya: Japon kültüründe Nekomata, doğaüstü güçlere sahip şeytani bir kedidir. Bölünmüş bir kuyruğa sahip olduğu ve güzel bir kadına şekil değiştirerek erkekleri ölüme sürüklediği söylenir. Bu yaratık genellikle kötü olarak tasvir edilir ve şeytanla ilişkilendirilir.

Güney Amerika: Bazı Güney Amerika kültürlerinde gato del diablo veya “şeytan kedi” denen bir yaratığın efsanesi vardır. Bu yaratığın parlayan gözleri ve güzel bir kadına şekil değiştirme yeteneği olduğu söyleniyor. Genellikle büyücülükle ilişkilendirilir ve kötü şans getirdiğine inanılır.

Eşek

İslam geleneğinde, eşeklerin Şeytan’ın sevdiği bir hayvan olduğu düşüncesi halk arasında yaygın bir söylencedir. Ancak bu düşünce Kur’an veya sahih hadislerde doğrudan ifade edilmez. Birçok Arap kabilesi, putlarını temsil etmek için heykeller yapardı ve bu heykellerin bazıları eşek heykelleriydi. Eşek heykelleri, putperest Arap toplumlarında, özellikle de Hubal adı verilen putun tapıldığı Mekke’de yaygın olarak kullanılırdı. Bazı kaynaklara göre, Hubal’e kurban olarak sunulan eşeklerin kanı, putun gücünü artırdığına inanılırdı. Ayrıca, bazı putperest Arap topluluklarında, eşeklerin şeytanın sembolü olarak kullanıldığına inanılırdı. Örneğin, pagan Araplar, şeytanın eşek biçiminde ortaya çıktığına inanırlardı ve ona tapanlar, eşeklere taparlardı. Bu nedenle, eşekler bazen şeytanla ilişkilendirilir ve putperestlik döneminde Araplar arasında bazı eşeklerin şeytana adandığına inanılırdı.

Hangi toplumda nasıl yer edinmiştir?

Meksika: Meksika kırsalında, eşeklerin şeytanla ilişkilendirildiğine dair bir inanç vardır. Bu inanç, eşeklerin inatçı, öngörülemez ve kontrol edilmesi zor olduğu fikrine dayanmaktadır. Bazı insanlar bu davranışın, hayvanı ele geçirmiş bir iblis veya kötü ruhtan kaynaklandığına inanır. Parlayan kırmızı gözleri olan büyük, siyah bir eşek olduğu söylenen “diablo burro” veya Şeytan eşeğiyle karşılaşan insanların hikâyeleri de mevcuttur. Bu hikâyeler genellikle uyarıcı hikâyeler olarak anlatılır ve insanları eşeklerle uğraşırken dikkatli olmaları konusunda uyarır.

Karayipler: Karayipler’ in bazı bölgelerinde, eşeklerin bir tür büyücülük veya büyücülük olan Obeah ile ilişkili olduğuna dair bir inanç vardır. Bu inanca göre, Obeah uygulayıcıları, başkaları üzerinde güç veya kontrol elde etmek için ritüellerinde eşek kemiklerini veya hayvanın diğer kısımlarını kullanırlardı. Ayrıca, konuşabilen eşekler veya insana dönüşen eşekler gibi, eşeklerin etrafında garip şeyler gören veya duyan insanların hikâyeleri de vardır. Bu hikâyeler genellikle çocukları korkutmak veya eşeklerin doğaüstü güçlerle bağlantılı olduğu fikrini pekiştirmek için kullanılır.

Afrika: Bazı Afrika kültürlerinde eşeklerin ölüm veya kötü ruhlarla ilişkilendirildiği inancı vardır. Bu inanç, eşeklerin genellikle ölülerin bedenlerini taşımak için kullanılmasıyla veya leşle beslenen çöpçüler olarak görülmeleriyle bağlantılı olabilir. Bazı insanlar eşeklerin ölülerle iletişim kurma gücüne sahip olduğuna veya kötü ruhlar için bir kanal görevi görebileceklerine inanırlar. Bazı durumlarda eşekler, kötülüğü savuşturmak veya ruhları yatıştırmak için öldürülür veya kurban edilir.

Hipopotam

Hipopotam ile ilgili direkt bir ayet kesin olarak bulunmasa da ilgili olduğu düşünülen ayetlerle durumu açıklayabiliriz. İncil’de Eyüp 40’tan bir örnekle başlayalım.

“Seninle birlikte yarattığım Behemoth’a bak,

Sığır gibi ot yiyor.

Bak, ne güç var belinde,

Karnının kasları ne güçlü!

Kuyruğunu sedir ağacı gibi sallıyor,

Sımsıkıdır uyluk lifleri.

Kemikleri tunç borular,

Kaburgaları demir çubuklar gibidir.

Tanrı’nın yapıtları arasında ilk sırayı alır,

Yalnız Yaratıcısı ona kılıçla yaklaşır.

Tepeler ürünlerini ona getirir,

Bütün yabanıl hayvanlar yanında oynaşır.

Hünnap çalıları altında,

Kamışlarla örtülü bir bataklıkta yatar.

Hünnaplar onu gölgelerinde saklar,

Vadideki kavaklar kuşatır.

Irmak coşsa bile o ürkmez,

Güvenlik içindedir,

Şeria Irmağı boğazına dayansa bile.

Gözleri açıkken kim onu tutabilir,

Kim kancayla burnunu delebilir?”

Pasaj, Behemoth’u bronz tüpler gibi kemiklere ve güçlü çubuklar gibi uzuvlara sahip olarak tanımlıyor ve yaratığın o kadar güçlü olduğunu ve dağların ona yiyecek getirdiğini öne sürüyor. Bazı yorumcular, bu tanımlamanın Şeytan veya diğer şeytani güçler için bir metafor olarak yorumlanabileceğini öne sürmektedirler.

Hangi toplumda nasıl yer edinmiştir?

Batı Afrika kültürleri: Bazı Batı Afrika kültürlerinde hipopotam, su ruhları ve diğer doğaüstü güçlerle ilişkilendirilen güçlü ve bazen tehlikeli hayvanlar olarak kabul edilir. Örneğin, bazı hikâyelerde ve mitlerde hipopotam, yoluna çıkan insanlara zarar verebilecek, vahşi ve öngörülemez bir yaratık olarak tasvir edilir. Hatta bazı kültürlerde su hipopotam kargaşa ve düzensizliğin sembolü olarak görülür.

Mami Wata: Mami Wata, birçok Batı ve Orta Afrika kültürünün yanı sıra Afrika diasporasında da saygı duyulan bir su ruhudur. Genellikle bir denizkızı ya da yarı insan yarı balık olarak tasvir edilir ve güzellik, doğurganlık ve refah ile ilişkilendirilir. Bazı kültürlerde su aygırı, Mami Wata’nın sular üzerindeki gücünü ve etkisini temsil eden ruh hayvanlarından biri olarak görülür.

Antik Mısır: Antik Mısır mitolojisinde, hipopotamlar genellikle sanat eserlerinde tasvir edilirdi ve bazen kaos ve şiddet tanrısı Set ile ilişkilendirilirdi. Bununla birlikte, Mısır mitolojisinde veya bilinen herhangi bir kültürde suaygırları ile Şeytan figürü arasında doğrudan bir ilişki yoktur.

Çakal

Çakal ve Şeytan arasında bağlantı kurulmaya imkân veren birkaç örnek vererek konuya başlayalım.

Çakallar bile yavrularına meme verir, onları emzirir.

Ama halkım kızı, bozkırın devekuşu gibi acımasız oldu. –Ağıtlar 4:3

Ey uluslar, işitmek için yaklaşın!

Ey halklar, kulak verin!

Dünya ve üzerindeki herkes,

Yeryüzü ve ondan türeyenlerin hepsi işitsin!

RAB bütün uluslara öfkelendi,

Onların ordularına karşı gazaba geldi.

Onları tümüyle mahvolmaya,

Boğazlanmaya teslim edecek.

Ölüleri dışarı atılacak,

Pis kokacak cesetleri;

Dağlar kanlarıyla sulanacak.

Bütün gök cisimleri küçülecek,

Gökler bir tomar gibi dürülecek;

Gök cisimleri, asma yaprağı,

İncir yaprağı gibi dökülecek.

“Kılıcım göklerde kanıncaya kadar içti.

Şimdi de Edom’un,

Tümüyle yıkmaya karar verdiğim halkın

Üzerine inecek” diyor RAB.

RAB’bin kılıcı kana,

Kuzu ve teke kanına doydu;

Yağla, koç böbreklerinin yağıyla kaplandı.

Çünkü RAB’bin Bosra’da bir kurbanı,

Edom’da büyük bir kıyımı var.

Onlarla birlikte yaban öküzleri,

Körpe boğalarla güçlü boğalar da yere serilecek. Toprakları kana doyacak, yağla sulanacak. Çünkü Rab’bin bir öç günü, Siyon’un davasını güdeceği bir karşılık yılı olacak. Edom dereleri zifte, toprağı kükürde dönecek; ülkenin her yanı yanan zift olacak. Zift gece gündüz sönmeyecek, dumanı hep tütecek. Ülke kuşaklar boyu ıssız kalacak, sonsuza dek oradan kimse geçmeyecek. Baykuşların mülkü olacak orası, büyük baykuşlarla kargalar yaşayacak orada. Rab, Edom’un üzerine kargaşa ipini, boşluk çekülünü gerecek. Kral ilan edebilecekleri soylular kalmayacak, bütün önderlerinin sonu gelecek. Saraylarında dikenler, kalelerinde ısırganlarla böğürtlenler bitecek. Orası çakalların barınağı, baykuşların yurdu olacak. Yabanıl hayvanlarla sırtlanlar orada buluşacak, tekeler karşılıklı böğürecek. Lilith oraya yerleşip rahata kavuşacak. –Yeşeya 34:1-14

İlk ayette bile diyerek çakalları düşük, aşağılık bir ima ile anlatmış ve Şeytan’a elohimin bakışını da düşünürsek ona atfetmiş olarak düşünebiliriz. İkinci ayette de bir yok oluşu felaketi anlatırken bunun bir aşaması olarak soyluların hisarlarının çakalların barınağı olacak diyerek Şeytan’la ilişkilendirilebilecek bir nevi hakaret niyetiyle kullanılmış bir sıfat diyebiliriz.

Hangi toplumda nasıl yer edinmiştir?

Antik Mısır mitolojisi: Antik Mısır mitolojisinde tanrı Anubis, çakal başı ile tasvir edilmiştir. Anubis, mumyalama ve öbür dünya tanrısıydı ve ölüm ve yeraltı dünyasıyla ilişkilendirildi. Bununla birlikte, Anubis’in kötü bir tanrı olarak görülmediğini ve Mısır mitolojisindeki rolünün Şeytan’la ilişkilendirilmekten daha karmaşık olduğunu belirtmekte fayda var.

Etiyopya mitolojisi: Bazı Etiyopya mitolojilerinde çakal, kurnazlık ve aldatma ile ilişkilendirilen düzenbaz bir figür olarak görülür. Bazı hikâyelerde çakalın, insanları veya diğer hayvanları kandırarak onların çıkarlarına aykırı veya zararlı şeyler yapmaları için kandırdığı söylenir.

Batı Afrika mitolojisi: Bazı Batı Afrika mitolojilerinde çakal, çeşitli biçimler alabilen bir şekil değiştirici olarak görülür. Bazı durumlarda çakal, cadılar veya diğer kötü niyetli güçlerle ilişkilendirilir ve güçlerini insanları aldatmak veya onlara zarar vermek için kullanabildiği söylenir.

Kızılderili mitolojisi: Bazı Kızılderili mitolojilerinde çakal kurnazlık ve aldatma ile ilişkilendirilen düzenbaz bir figür olarak görülür. Bazı hikâyelerde, çakalın insanları veya diğer hayvanları kandırarak zararlı veya çıkarlarına aykırı şeyler yaptığı söylenir.

Sırtlan

Sırtlanla Şeytan arasında direkt bir ayet bazlı bir bağlantı olmasa da ilişkilendirilmeye açık bir ayet örnek verelim. Yukarıda kullandığımız ayetlerin üzerinden burayı da yorumlayacağız.

Yok oluşu anlatırken bir felaketi anlatırken yabanıl hayvanları bunun bir parçası olarak anlatırken sırtlanların da onlarla olacağını anlatmış buradan sırtlanın Şeytanla ve demonlarla bir bağlantısı olduğu sonucuna varabiliriz.

Hangi toplumda nasıl yer edinmiştir?

Geleneksel Afrika Dini: Birçok geleneksel Afrika dininde sırtlanlar genellikle kötülüğün, hilekârlığın ve şeytanın sembolü olarak görülür. Bunun nedeni, sırtlanların çöpçü olarak bilinmesi ve genellikle olumsuz bir davranış olarak görülebilecek diğer hayvanlardan çalmasıdır. Sırtlanlar ayrıca, şekil değiştirme ve insanlara dönüşme gücüne sahip olduklarına inanıldığı için genellikle büyücülük ve büyücülükle ilişkilendirilir.

İslam Kültürü: İslam kültüründe sırtlanlar da genellikle Şeytan ile ilişkilendirilir. Kuran’da sırtlanlardan Maide Suresi’nde bahsedilir ve burada necis hayvanlar olarak tanımlanırlar. İslam folklorunda şeytanın insanları kandırmak ve kandırmak için bazen sırtlan kılığına girdiğine inanılır.

Antik Yunan Kültürü: Antik Yunan kültüründe sırtlanlar genellikle ölüm ve yeraltı dünyasıyla ilişkilendirilirdi. Karanlıkta gizlenen ve ölülerle beslenen yaratıklar olarak görülüyorlardı. Ölüm ve karanlıkla olan bu ilişki, sırtlanları Yunan mitolojisinde şeytan için doğal bir sembol haline getirdi.

Avrupa kültüründe: Avrupa kültüründe sırtlanlar genellikle büyücülük ve büyücülükle ilişkilendirilirdi. Cadıların, emirlerini yerine getirmek ve kötü işlerini yapmak için sırtlanlara dönüşebileceklerine inanılıyordu. Büyücülük ve kötülükle olan bu ilişki, sırtlanları Avrupa kültüründe Şeytan için doğal bir sembol haline getirdi.

Timsah

Bazı Hıristiyan geleneklerinde, yedi ölümcül günah, bazen kıskançlık günahını temsil eden bir timsah veya timsah ile belirli hayvanlarla ilişkilendirilir. Bu bağlantı ayrıca timsahların kötülük veya günahkârlıkla ilişkilendirilmesine katkıda bulunabilir.

Hangi toplumda nasıl yer edinmiştir?

Afrika mitolojisi: Timsahı kötülüğün veya kötü niyetin sembolü olarak gören bazı kabileler vardır. Örneğin, Nijerya’daki Yoruba halkının dininde timsah, genellikle savaş, demir ve ölümle ilişkilendirilen güçlü ve korkulan bir tanrı olarak görülen tanrı Ogun ile ilişkilendirilir.

Bazı Kızılderili kültürlerinde: Özellikle Güneydoğu Amerika Birleşik Devletleri’nde, genellikle uzun burnu ve keskin dişleri olan büyük bir sürüngen yaratık olarak tasvir edilen bir “su canavarı” veya “büyük yılan” hakkında hikâyeler ve efsaneler vardır. Bu yaratık bazen kötülük veya kaosla ilişkilendirilir ve doğanın yıkıcı gücünün bir sembolü olarak görülebilir.

Antik Mısır mitolojisinde: Tanrı Sobek, bir timsah veya timsah başlı bir adam olarak tasvir edilmiştir. Sobek, Nil Nehri, doğurganlık ve güçle ilişkilendirilen güçlü ve korkulan bir tanrı olarak görülüyordu. Sobek tipik olarak kötü ya da şeytani olarak görülmese de, timsahla olan ilişkisi bazılarının hayvanı bir tehlike ya da kötü niyetin sembolü olarak görmesine yol açmış olabilir.

Yılan

Bu kısımda Şeytan ve yılan arasında bağlantı kurmak için birkaç ayeti inceleyelim:

Rab Tanrı’nın yarattığı yabanıl hayvanların en kurnazı yılandı. Yılan kadına, “Tanrı gerçekten, ‘Bahçedeki ağaçların hiçbirinin meyvesini yemeyin’ dedi mi?” diye sordu.

Kadın, “Bahçedeki ağaçların meyvelerinden yiyebiliriz” diye yanıtladı, “Ama Tanrı, ‘Bahçenin ortasındaki ağacın meyvesini yemeyin, ona dokunmayın; yoksa ölürsünüz’ dedi.”

Yılan, “Kesinlikle ölmezsiniz” dedi, “Çünkü Tanrı biliyor ki, o ağacın meyvesini yediğinizde gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız.” Yaratılış 3:1-5

Gökte savaş oldu. Mikail’le melekleri ejderhayla savaştılar. Ejderha kendi melekleriyle birlikte karşı koydu, ama gücü yetmedi. Bu yüzden gökteki yerlerini yitirdiler. Büyük ejderha –İblis ya da Şeytan denen, bütün dünyayı saptıran o eski yılan– melekleriyle birlikte yeryüzüne atıldı. – Vahiy 12:7-19

İlk örneğimizde yılan ayartan, günaha teşvik eden varlık olarak anlatılmakta; ikinci örnekte bütün dünyayı saptıran o eski yılan diyerek yine aynı hususa atıfta bulunuluyor. Bu ayetler Şeytan ve yılan arasındaki ilişkinin varlığını açıklamak için yeterlidir.

Hangi toplumda nasıl yer edinmiştir?

Kızılderili kültürleri: Hopi, Navajo ve Cherokee gibi birçok Kızılderili kabilesi, yeraltı dünyasıyla ve kötülüğün ruhuyla ilişkilendirilen güçlü ve tehlikeli yılan benzeri bir yaratık olan Boynuzlu Yılan efsanesine inanır. Boynuzlu Yılan genellikle boynuzlu ve elmas biçimli başlı bir canavar olarak tasvir edilir ve onunla karşılaşanlara ölüm ve yıkım getirdiğine inanılır.

Afrika kültürleri: Birçok Afrika kültüründe yılanların mistik güçlere sahip olduğuna inanılır ve büyücülük ve kötü ruhlarla ilişkilendirilir. Örneğin, Batı Afrika’nın bazı bölgelerinde cadıların kötü işlerini yapmak için yılana dönüşebileceklerine inanılıyor.

Aborijin kültürleri: Avustralya’daki birçok Aborijin kültürü, su ve doğal dünyayla ilişkilendirilen güçlü ve genellikle kötü niyetli bir ruh olan Gökkuşağı Yılanı’na inanır. Gökkuşağı Yılanı bazen Şeytan veya diğer kötü ruhlarla ilişkilendirilir ve doğal afetlerden ve diğer felaketlerden sorumlu olduğuna inanılır.

Güney Amerika kültürleri: Maya ve Aztek uygarlıkları da dâhil olmak üzere birçok Güney Amerika kültüründe yılanlar genellikle yeraltı ve ölümle ilişkilendirilir. Aztekler, genellikle tüylü bir yılan olarak tasvir edilen tanrı Quetzalcoatl’ın dünyanın yaratılmasından sorumlu olduğuna inanıyorlardı, ancak daha sonra yeraltına atıldı ve ölüm ve yıkımla ilişkilendirildi.

Kaynakça

https://www.crosswalk.com/faith/bible-study/why-satan-shows-up-as-a-goat-in-scripture.html
https://aleteia.org/2017/08/28/how-cats-became-symbols-of-evil/ https://incil.info/kitap/num/22